top of page

CUMHURİYET’İN 100. YILINDA İLK KADIN SERAMİKÇİMİZ:GÖRÜLMEMİŞ ESERLERİYLE FÜREYA KORAL

Maçka Sanat Galerisi’nde açılan “Görülmemiş Eserleriyle Füreya Koral” sergisi, Cumhuriyet’in 100. Yılında çağdaş seramik sanatının öncüsü, ilk kadın seramik sanatçımız Füreya Koral’ı sanatseverlerle buluşturdu.


DİDEM ÇAPA

Maçka Sanat Galerisi olarak Cumhuriyet’in 100. yılını, Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk kadın seramik sanatçısı ve çağdaş seramik sanatının öncüsü, sıra dışı yaşamı, ilham veren mücadelesi ve seramik sanatına duyduğu tutkusu ile Türk sanat tarihinin unutulmaz isimlerinden biri olan Füreya Koral ile kutluyoruz.


"Benim için seramiği mimariye sokmak, onu dekoratif yapmak değildir. Bir defa onu kesin olarak ayırayım. Benim için duvar yapmak, seramiği mimariye sokmak bir gelenek, geleneğe dayanarak bir şey yaratmak.” diyen Füreya Koral 1954-1975 yılları arasında birçok yapının iç mekan ve dış cepheleri için seramik panolar yaptı. Seramik sanatında özellikle büyük boyutlu duvar panolarıyla çığır açtı. Geleneksel çini sanatının modern bir yorumla mimariye kazandırılmasında önemli rol oynadı.


Maçka Sanat Galerisi’nde açılan sergi, sanatçının Hilton Oteli, Divan Oteli, KA Han, Marmara Oteli, Hacettepe Üniversitesi Dişçilik Fakültesi, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Ziraat Bankası, Başak Sigorta, Anafartalar Çarşısı, Sheraton Oteli ve Beytem Palas için gerçekleştirdiği seramik panoların bazılarının sanatçı tarafından yapılmış resimlerinden oluşuyor.


Rabia Çapa koleksiyonuna ait olan ve ilk kez sergilenen bu eserlerin yanı sıra sergide, Fahrelnissa Zeid tarafından yapılan Füreya Koral portresi, Candeğer Furtun tarafından ellerinden kalıp alınarak yapılan Füreya Koral’ın seramik elleri ve Zuhal Demirarslan’ın hazırlayıp sunduğu “Füreya” belgeseli de yer alıyor.

Divan Hotel, Istanbul, 1968

Sergide yer alan Füreya Koral tarafından yapılmış duvar panolarının tasarımlardan sadece biri kabul edilip hayata geçmiş; diğerleri ise onun yapmayı istediği fakat gerçekleştirmediği için göremediğimiz eserleri olarak kalmıştır.


O dönemin Affan Kırımlı, Asım Mutlu, Avedis Hubeser, Doğan Tekeli, Ertan Balin, Esad Suher, Ferzan Baydar, Haluk Baysal, Hamdi Şensoy, Melih Birsel, Metin Hepgüler, Rana Zıpçı, Rüknettin Güney, Sami Sisa, Sedat Hakkı Eldem, Tayfur Şahbaz, Utarit İzgi gibi önemli mimarlarıyla çalışmış olan Füreya Koral, 1954 – 1975 yılları arasında dönemin teknik olarak zor koşullarında çok sayıda duvar panosu üretmiştir.


O döneme bakacak olursak 1950’li yılların sonundan itibaren modern üslup ile inşa edilen pek çok yapıda, mimar ve sanatçın iş birliği ile sanat eserlerinin yapıya dâhil edildiği görürüz. O dönemde yurtdışında örneklerine sıkça rastlanan ve temeli Bauhaus modeline dayanan bu yaklaşım; tasarımın bütüncül olarak ele alınmasını, sanatçının en başından sürece dâhil edilmesini sağlar. Bu yaklaşım ile ortaya çıkan işlerin bir “süsleme” öğesi olmak yerine mimarinin ayrılmaz bir parçası haline gelmesi hedefleniyordu.

Başak Sigorta, Istanbul, 1966


Özellikle 1958 Brüksel Sergisi’nde Türkiye Pavyonu için yapılmış olan panoların yarattığı etki ile ivme kazanan bu süreçte, tasarıma bütünsel yaklaşan dönemin önemli mimarları sanatçılarla ortak çalışmalar yaptılar. Bu sanatçılar arasında Füreya Koral dışında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Jale Yılmabaşar, Sadi Diren, Attila Galatalı, Ali Teoman Germaner, Eren Eyüboğlu, Hamiye Çolakoğlu gibi isimleri sayabiliriz. Bu müşterek çalışmaların yaygınlaşmasında, inşaat maliyetlerinin belirli bir yüzdesinin sanat yapıtına ayrılması zorunluluğunu da göz ardı etmemek gerekir. Örneğin Manifaturacılar Çarşısı’nda; Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Nedim Günsür, Füreya Koral, Sadi Diren, Yavuz Görey, Kuzgun Acar, Teoman Germaner gibi farklı disiplinlerden sanatçıların eserlerine kamusal veya özel alanda birlikte yer verildiğini görürüz.


Mimar-sanatçı iş birlikleri sonucunda inşa edilen yapıların bir kısmı, statik problemler, kentsel dönüşüm, depreme dayanıklılık, el değiştirme, yenilenme gibi çeşitli nedenlerle yıkılmıştır.

O dönemden kalan diğer yapılar için de bu tehdit devam etmektedir.


Dönem yapılarının eksilmesiyle kent belleğinin önemli bir kısmının kaybolmasına ve bu yapılarla birlikte sanat eserlerinin de yok olmasına yol açmıştır.

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı,1966


Füreya Koral’ın Sheraton Oteli ve Ankara’daki Marmara Oteli’nde yer alan panoları ait olduğu yapıyla birlikte yıkıldığı için günümüze kadar ulaşamamış birçok eserden bazılarıdır.


Dünya coğrafyasına bakıldığında tarihin ilk dönemlerinden itibaren çok sayıda medeniyetin ve topluluğun yaşam alanı olan Anadolu toprakları, köklü tarihi ve zengin kültürel mirası ile bizlere bitmez tükenmez bir kültür birikimi sunmaktadır.

Şahit olduğumuz bu birikimin seramiğe yansımış halini ana tanrıça idollerini takiben form zenginliği ve teknik farklılıklarla başta Hitit, Frig ve Urartu olmak üzere birçok medeniyette görürüz. Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nde, İznik ve Kütahya gibi merkezlerde üretilen ve tamamlayıcı bir öge olan seramikle mimarinin buluştuğu nadide mimari yapıların en güzel örnekleri yine bu topraklarda yer alır. Peki ya bugün?


Bugünün kapitalist dünyasında seramik ıslak hacimlerimizi kapladığımız bir sanayi ürününe mi dönüşüyor?


“Görülmemiş Eserleriyle Füreya Koral” Sergisi geleneksel çini sanatının modern mimariye kazandırılmasına önemli katkı sağlayan Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk kadın seramik sanatçısı ve çağdaş seramik sanatının öncüsü Füreya Koral’ın eserleri üzerinden bizleri geçmişi hatırlamaya ve geldiğimiz noktayı düşünmeye davet ediyor.


Comments


bottom of page