Portekiz’in en önemli müzelerinden biri olan Museu Nacional do Azulejo, ülkenin zengin seramik mirasını gözler önüne seren çok geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Bu koleksiyon 15. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadarki “azulejo” yani kaplama seramikleri üretimini kapsıyor.
FATMA BATUKAN BELGE
Güzel ülke Portekiz’in başkenti Lizbon herkes için etkileyici olmakla beraber bir seramikçi için ayrı bir anlam taşır. İber Yarımadası’ndaki Portekiz toprakları, üç bin yıllık geçmişi boyunca kültürünü, tarihini, dilini ve etnik yapısını etkileyen Fenikeliler, Yunanlar, Romalılar, Cermenler ve Endülüs Emevileri’nin de bulunduğu çeşitli uygarlıklara sahne olmuştur. 1093 yılında Kastilya ve Leon Kralı VI. Alfonso’nun kurduğu kontluk sonraki yıllarda bağımsız bir krallığa dönüşmüş, 15. ve 16. yüzyıllarda Brezilya’dan Filipinler’e uzanan çok büyük bir güç haline gelmiştir. Ekonomik, politik ve kültürel olarak büyük zenginliğe sahip Portekiz’in görsel kültürünü oluşturan unsurlar arasında seramik önemli yer tutmaktadır. “Azulejo” olarak bilinen kaplama seramikleri ise Portekiz kültürünün simgesidir.
Görsel 1: Museu Nacional do Azulejo
Lizbon’daki Museu Nacional do Azulejo (Ulusal Çini Müzesi) Portekiz’in çeşitli yerlerinde bulunmuş olan seramik kültür varlıklarından oluşan çok geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor ve ülkedeki en önemli müzelerden biri. Müzenin koleksiyonu 15. yüzyıldan günümüze kadarki azulejo üretimini kapsıyor. Buna ek olarak 19. ve 20. yüzyıllara ait seramik, porselen ve fayans örnekleri de yer alıyor (Görsel 13, 14, 15, 16).
Görsel 2: D. Manuel Salonu
Müze, 1509 yılında Kraliçe dona Leonor tarafından yaptırılmış olan Madre de Deus Manastırı içinde bulunuyor (Görsel 1). Orijinal kilise birkaç yüzyıl boyunca değişiklik geçirmiş. 16. yüzyılda Maniyerist akımın etkileri görülürken, 17. ve 18. yüzyılda Barok ihtişamı yansıtan unsurlar eklenmiş. Görkemli D. Manuel Salonu’ndaki mavi beyaz kompozisyonlar Portekiz azulejo resminin altın çağını yaşatan ustalardan Manuel dos Santos’un elinden çıkmış (Görsel 2). Yıkılan ya da kapanan manastırlardan gelen azulejoların çoğu ya kutularda saklanarak ya da bugün müzede gördüğümüz yüzeylere uygulanarak buraya aktarılmış. Müzenin avlusundaki camların ardından depoda hala kutular dolusu seramik karonun beklediği görülebiliyor (Görsel 3 ve 4).
Görsel 3 ve 4: Depolardaki azulejolar
Azulejo alanında uzman sanat tarihçisi Joao Miguel dos Santos Simoes, Kraliçe dona Leonor'un doğumunun 500. yılı anma sergisinden bir süre sonra Museu Nacional de Arte Antiga (Ulusal Antik Sanat Müzesi)'da tutulan tüm azulejoları bu müzeye aktardı. 1970’de Museu do Azulejo (Çini Müzesi) halka açıldı, 1980’de otonomi kazanarak Museu Nacional do Azulejo (Ulusal Çini Müzesi) adını aldı.
Dom I. Manuel'in Sintra'daki sarayı için 16. yüzyılın başlarında İspanya’ya verdiği ilk siparişleri, Hispano- Moresk seramiklerin en dikkat çekici koleksiyonunu oluşturan eserleri in situ görmek mümkün. 15. yüzyılın sonunda Sevilla'dan gelen corda seca (cuerda seca) veya aresta tekniğiyle üretilen azulejolar Portekiz'de duvar kaplaması olarak yaygınlaşmış ve büyük duvarlar bu karolarla kaplanmıştır. O dönemde İslam kültürü, İspanya'nın belleğinde hala taze olduğu için ilk önemli azulejo referansı olarak Portekiz’e de yansımıştır. 18. yüzyıla kadar yapıların duvar kaplamalarındaki horror vacui (boş alan korkusu)’ye bağlı süslemelerin nedeni de budur. Portekiz’de üretilmiş olan en eski kaplama seramiği örneği müzede sergilenen Leiria Şatosu kaplamalarından bir bölümdür (Görsel 5).
16. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkan mayolika tekniği Portekiz’deki azulejo üretimi üzerinde büyük bir etki yapmıştır. Lizbon atölyelerinin bu alanda ulaştığı ustalığı en iyi ortaya koyan yapıtlar bugün Museu Nacional do Azulejo’da sergilenmektedir. Santo André Kilisesi’ndeki Nossa Senhora da Vida Şapeli’nden gelmiş olan 1580 tarihli anıtsal duvar kaplaması bunlardan biridir (Görsel 6). Kilise 1755’deki depremde kısmen zarar görmüş, 1845’te kentsel gelişime yol açmak ve tramvay hattı döşemek için yıkılmıştır. Trompe-l'œil tekniğiyle boyanmış panelin kompozisyon şeması ve figürler, Portekiz Maniyerist resminden alınmıştır.
Görsel 5: Leiria Şatosu kaplamalarından, 14-15. y.y.
Görsel 6: Nossa Senhora da Vida şapeli/
16. yüzyıl sonu ve 17. yüzyıl başında Lizbon, Porto ve Coimbra’da üretilen azulejolarda desenler önem kazanmıştır. Portekiz seramikleri üzerindeki İslam etkilerinden biri de karoların oluşturduğu modüler sistemdir. Başlangıçta Portekizli seramik ressamları tek bir karoyu veya 2x2’lik dört azulejodan oluşan modülleri tekrarlayarak İslami ilkeleri izlemiş, ancak çok geçmeden 4x4 modül (16 karo), 6x6 modül (36 karo) gibi daha karmaşık sistemlere yönelmişlerdir. Müzedeki 12x12 modülle oluşturulan 144 karoluk sistem ise dünya azulejo üretim tarihinde var olduğu bilinen en büyük modeldir (Görsel 7).
Görsel 7: Çok renkli pano, 17. yüzyıl
17. yüzyılda Portekiz ve Çin arasındaki yoğun ticaret, mavi-beyaz porselenlerin Portekiz seramikleri üzerindeki yansımalarını artıran bir etki yapmıştır. Yüzyıl sonunda ise Hollanda’ya verilen ve Çin porselenlerini refere eden mavi-beyaz kompozisyonlar Portekizli müşterilerin beğenisini değiştirdi. Akademik eğitimli azulejo ressamları anıtsal boyuttaki mavi-beyaz panolarıyla binaları donattı. Mitolojik figürlü, dini temalı ya da kent görüntülerinin betimlendiği bu panoların en güzel örneklerini müzede görmek mümkün (Görsel 8, 9).
Görsel 8: Athena, mitolojik Görsel 9: Dini figürlü pano figürlü pano, 257,5x144 cm, 18. yüzyıl 18. yüzyıl
Museu Nacional do Azulejo’daki mavi beyaz anıtsal panoların önünden ayrılmak kolay değil. Bu panoların önünde fotoğraf çektirmek size yeterli gelmiyorsa en ikonik azulejolarından birine dahil olabilirsiniz (Görsel 10-11). Gerçek insan boyutundaki bu figürler Portekiz azulejo üretiminin en orijinal parçalarındandır. Uşak, asker ya hanım şeklinde betimlenen figürler ziyaretçileri karşılamak ya da uğurlamak üzere sarayların giriş ya da bahçelerine yerleştirilirdi.
Görsel 10-11: Karşılama figürü, 177x145,5 cm, 1725-1750 ve replikası
Portekiz’deki seramik sanatı arkaik gelenekler; İslam; Rönesans, Maniyerizm, Gotik gibi Avrupa’nın sanatsal tarzları; denizaşırı kültürler ve imparatorluğun milliyetçi özellikleri gibi pek çok unsuru kendinde toplamıştır. Ancak özgün ve farklı bir anlatım tarzına sahip olmayı başarmıştır. Müze, dünya çapında Portekiz kültürünü farklılaştıran sanatsal bir ifade biçimi olan bu seramikleri korumanın gerekliliğine ve önemine dikkat çekiyor. Zaman zaman çağdaş seramik sanatının gelenekle buluşması ise farklı bir bakış açısı ortaya koyuyor. Tıpkı Japon sanatçı Haru Ishii’nin rüyasını, dostluğu ve Portekiz’i simgeleyen bu üç parçalı çalışması gibi... (Görsel 12)
Görsel 12: “Rüya ve Dostluk Arasında”, Haru Ishii, 2017
Görsel 13
Görsel 14 Görsel 15 Görsel 16 Görsel 13: “Mimarlar İçin Yedi Önerme Serisi”, Manuel Cargaleiro, 2006
Görsel 14: “Comptoir Suisse Portekiz Pavyonu seksiyonu”, Querubim Lapa, 1957
Görsel 15: Kadın figürü, Jorge Barradas, 1950
Görsel 16: Duvar karosu, Rafael Bordalo Pinhero, 1901-1905
Comentarios