top of page

SERAMİKTE DOĞAYA ÖYKÜNEN SIRLAR: KRATER SIRLARININ TARİHİ, GELİŞTİRİLMESİ VE RENKLENDİRİLMESİ

Arş. Gör. Sinan Avinal

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Seramik ve Cam Bölümü

 

Özet

Seramik bünyelerin yüzeylerine uygulanan sırlar kimi zaman fonksiyonel fayda sağlarken kimi zaman da estetik katkı sağlamaktadır. Bu çeşitliliği yaratan temel unsur seramiğin üretim amacıdır. Endüstriyel seramik üretiminde kullanılan sırlar fonksiyonel katkılar sağlarken, sanat seramiklerinde kullanılan artistik sırlar ise sır teknolojisinde hata olarak kabul edilen görsel etkilerin sonucunda ortaya çıkarak, yaratmış olduğu renk ve doku çeşitliliği ile seramik formları estetik olarak daha zengin ve daha ilgi çekici hale getirmektedir. Bu anlamda seramiğin teknolojisine hâkim sanatçılar kendi reçeteleriyle sırlar üreterek bunu sanat eserlerinde kişisel bir dil olarak kullanabilmektedir. Malzemenin sanatçıya tanıdığı bu kimlik yaratma olanağı zaman içerisinde organik ve inorganik katkı maddeleriyle sonsuz varyasyonda sır üretiminin yolunu açmıştır. İsmini dokusal görüntüsünün benzerliği sebebiyle yeryüzündeki doğal oluşumların sonucunda ortaya çıkan “krater” teriminden alan krater sırlar, inorganik bir madde olan silisyum karbür (SiC) katkısının sıra eklenmesi ile üretilebilmektedir. Sırda bir hata olarak kabul edilen kabarma etkisi yaratan silisyum karbür, uygun oranlarda reçetelendiğinde ortaya çıkan krater görüntüsüyle bir kusurun aynı zamanda estetik katkı da sağlayabileceğini göstermektedir. Bu makalede krater sırların tarihsel süreçteki gelişimleri araştırılmış, parlak ve mat krater sırlar ele alınarak renklendirme alternatifleriyle deneysel uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Deneylerin sonucunda elde edilen dokusal sır yüzeylerinin sanat seramiklerinde biçimsel zenginlik sağlayarak olumlu etkiler yarattığı ortaya koyulmuştur.


Anahtar Kelimeler: Seramik, Sır, Krater, Lav, Silisyum Karbür.


Giriş

Sanatın tüm dallarında var olan doğaya öykünme tavrı, seramik sanatında formun yanı sıra sır çeşitliliğinin yarattığı dokusal yüzey etkileriyle de sağlanabilmektedir. Seramik malzeme kullanan sanatçıların en önemli ifade araçlarından biri olan sır, sanat seramiğinde renk ve yüzey dokusu kavramlarını da içine alarak plastik bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Kaplan, 2023, s. 15).  Doğaya öykünen sırların geliştirilmesi seramik teknolojisine güçlü bir hakimiyet gerektirirken, kusur olarak bilinen bazı görsel etkilerin aslında sanat seramiğinde estetik bir değere dönüşebileceğini de ortaya koymaktadır. Krater sırlar tam da bu işleve hizmet ederek, tıpkı doğadaki krater görüntüleri gibi kabaran, akan ve yüzeyinde delikler oluşan sır görünümleriyle seramik üzerinde ilginç ve estetik etkiler yaratmaktadır. Seramik alanında krater sırlar ile ilgili literatür taraması yapıldığında çok az sayıda yayına rastlanmıştır. Bu nedenle bu konuda yapılacak araştırmaların alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.


Volkanik sırlar olarak da bilinen krater sırlar, silisyum karbür (SiC) katkısının sır tabakasının altında hava basıncı oluşturması sonucu yüzeyde oluşan krater görüntüsü olarak karşımıza çıkmaktadır. Sır yumuşayıp erimeye başladığında oluşan gaz çıkışları, sır tabakasının altında basınç oluşturarak krater görüntüsü şeklinde boşluklar oluşturur. Buna göre, silisyum karbür içeren sırlar ergime noktasına ulaştığında, sırdaki silisyum (Si) elementi fırın atmosferindeki oksijen (O2) ile bağ kurarak SiO2 bileşiğini oluşturur. Bu reaksiyonu karbonun (C) atmosferdeki oksijeni alarak karbondioksit (CO2) bileşiğini oluşturması izler. Bu reaksiyonlar sonucunda açığa çıkan gazların yarattığı basınç, sır yüzeyinde köpürme ve kabarcıkların oluşmasına neden olur. (Bloomfield, 2020, s. 125).


Araştırmanın birinci bölümünde konuya giriş yapılmış, araştırmanın ikinci ana başlığında krater sırlarının tarihçesi ve sanatçı örnekleri incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü ana başlığında ise krater sırlarının oluşumu deneysel çalışmalarla ortaya konulmuştur. Elde edilen başarılı sonuçların renklendirme deneyleri de bu bölümde uygulanmış ve görsel etkileri değerlendirilmiştir. Dördüncü ana başlıkta ise araştırma kapsamında elde edilen renkli sırlar kişisel uygulamalarla desteklenmiştir.


KRATER SIRLARININ TARİHÇESİ VE SANATÇI ÖRNEKLERİ


Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan seri üretim yöntemleri, üretim maliyetlerini düşürmek amacıyla dekoratif seramik objelerin sadeleştirilmesine yol açmıştır. Özellikle Avrupa'da fabrikasyon seramik objelerin monoton çizgileri insanları farklı arayışlara yöneltmiştir. Bu süreçte İngiltere'de Arts&Craft hareketiyle bağlantılı olarak el sanatlarına olan ilgi Bernard Leach sayesinde yeniden canlanmış, Avrupa'da seramik bir stüdyo sanatı ya da güzel sanatların bir parçası olarak kabul görmüştür.


1903 yılında Avusturya'da kurulan Wiener Werkstätte (Viyana Atölyesi), İngiliz Arts & Crafts hareketini model alarak, zanaat ve sanat arasındaki ilişkiyi güçlendirmeyi ve el sanatlarını kolektif bir sanatçı topluluğu olarak yeniden değerlendirmeyi amaçlamıştır. Wiener Werkstätte, komşu bölgede güçlü bir etkiye sahip olan Bauhaus Okulu ile birlikte bölgedeki estetik anlayışın değişmesine neden olmuştur. Wiener Werkstätte'nin renkli ve dekoratif etkisi ile Bauhaus'un zarif sadeliği, Alman ve Avusturyalı seramikçilerin üretim pratiklerine yansımıştır. Bu dönemde üretilen seramik eserler, modernizmin süssüz formlarının yanı sıra zanaatkârlığın önemine dair bir farkındalığı da yansıtmaktadır. Bu üretim anlayışı 1950'lere kadar devam etse de sonraki dönemde farklı arayışlar ortaya çıkmıştır (Roberts, s. 5). Seramiğe "biriciklik" kazandırarak rastgele değişken etkiler yaratan üretim tekniklerinin ön plana çıktığı bu dönemde, seramik teknolojisinde bir kusur olarak görülen ancak monoton seri üretim seramiklerini daha ilginç kılan sırdaki kabarma etkisi, Batı Almanya'da "fette- lav" olarak adlandırılan yeni bir akım yaratmıştır. Krater sırlarının kökeni olarak kabul edilen fette-lava, akan ve kabaran sırlar için kullanılan Almanca bir terimdir. "fette-lava" İngilizceye "fat-lava" olarak çevrilmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. "Fat-lava" anlam olarak "şişman lav" ya da "yağlı lav" olarak algılansa da aslında sırın bünyede derinlik yaratacak düzeyde kabarması nedeniyle "kalın lav" anlamına gelmektedir.


İngiliz yazar Mark Hill'e göre fette-lava hareketi, "Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki ekonomik mucizesi olan Wirtschafterswunder'ın bir ürünüydü" (Hill, 2006, s. 8).  Hill'in vurguladığı gibi, savaş sonrası dönemde ekonomik iyileşme Alman halkı için iyimser bir atmosfer yaratırken, aynı zamanda halkı estetiğin peşinden gitmeye ve Fat-Lava'nın parlak renkli ve dekoratif seramiklerini büyük miktarlarda satın almaya teşvik eden bir finansal özgürlük yaratmıştır.


Öte yandan, yağlı lav seramiğinin kökenlerine baktığımızda, temellerinin Wirtschafterswunder'dan yaklaşık on yıl önce atıldığını görüyoruz. 1938 yılında baskıcı rejimden kaçan Avusturya kökenli stüdyo çömlekçisi Lucie Rie Londra'da, yine Avusturya kökenli Gertrud ve Otto Natzler ise Los Angeles'ta krater sırları ustalıkla kullanarak dekoratif objeler ve eserler üretmişlerdir. Lucie Rie'nin krater sırlı eserleri özellikle renk geçişleri ve mavi ve pembe tonlarındaki sır katmanlarını üst üste bindirerek hassas bir şekilde üretme becerisiyle dikkat çekicidir (Resim 1). Rie krater sırlarını çoğunlukla sanat kariyerinin ilerleyen dönemlerinde 1960'larda ve 70'lerin başında üretmiştir. Hill'in de vurguladığı gibi, fette-lava'nın Alman endüstrisinde bir sır tekniği olarak yarattığı katma değer çarpıcıdır. Benzer bir etkinin sanat seramiklerinde estetik katkı olarak görüldüğü de açıktır.


Resim 1: Lucie Rie, Pembe ve Gri Krater Sırlı Taş Kase, Middlesbrough Institute Of

Modern Sanat, 1989.


Krater sırlarını üretim pratiklerinde ayırt edici bir dil olarak kullanan Gertrud ve Otto Natzler, seramik alanında akademik eğitim almamış olmalarına rağmen kendi kendilerini yetiştirmişlerdir. Gertrud'un çömlekçi çarkıyla şekillendirme konusundaki muazzam becerisi ve ürettiği zarif yumurta kabuğu inceliğindeki formlar, Otto Natzler tarafından geliştirilen yenilikçi krater sırlarıyla tamamlanırdı (Şekil 2) (Oller, 2022, s. 9).  İki avuç arasında tutulabilecek boyutlarda ürettikleri formlar çoğunlukla işlevseldir. Özellikle kase, vazo, şişe ve kadeh gibi formlar, malzeme ve teknikteki mutlak ustalığı ve sır ile form arasındaki mükemmel uyumu açıkça yansıtmaktadır (Natzler, 1973, s. 11).


Resim 2: Gertrud ve Otto Natzler, Yeşil Krater Sırlı Seramik, Los Angeles, 1955.


Otto Natzler krater sırlarının ortaya çıkışını şöyle açıklıyor; "Pürüzsüz bir yüzey elde etmeye çalışmak yerine çukurları, delikleri ve kraterleri daha belirgin hale getirmeye ve kabarcıkları artırarak o parlak renklerden uzaklaşmaya çalıştım" (Roberts, s. 5). Natzler bu sözleriyle seramik literatürüne "lav" ve "krater" gibi jeolojik terimleri kazandırmıştır. Otto ve Gertrud Natzler, Amerika Birleşik Devletleri'nin batı kıyısında yer alan Kaliforniya'nın gelişmekte olan seramik kimliğinin şekillenmesine büyük katkıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda krater sırların bir başka öncüsü olan genç sanatçı James Lovera'yı da etkilemiştir (Natzler, 1973, s. 107).  Öte yandan, aynı dönemde Lucie Rie, Londra'daki iş ortağı Hans Coper ile birlikte seramiğin taşradan şehir merkezine taşınmasına katkıda bulunmuştur. Bu anlamda, krater sırlarının öncüleri olan Rie ve Otto-Gertrud Natzler, göç ettikleri şehirlere sosyal katkılarda da bulunmuşlardır.


Çağdaş sanat seramikleri incelendiğinde, farklı coğrafyalardan birçok sanatçının krater etkisi yaratan sırları tercih ettiği görülmektedir. Akiko Hirai belki de krater sırları kullanan en tanınmış çağdaş seramik sanatçısıdır. Krater sırlarını kendi çalışmalarına uygulamak için reçete arayan herhangi bir seramikçi, kaçınılmaz olarak Akiko Hirai'nin herkesle paylaştığı "Akiko's Crater Glazes" (Akiko'nun Krater Sırları) tarifiyle karşılaşacaktır. Hirai paylaşımcı tavrıyla pek çok sanatçıyı etkilemiş ve krater sırlarının yaygınlaşmasını sağlamıştır. Hirai, Japonya'da doğmasına rağmen İngiltere'de Westminster University ve Central St Martins'te resmi olarak seramik eğitimi almış, daha sonra halen yaşadığı ve çalıştığı Londra'da atölyesini kurmuştur. (Whiting, 2023).



Resim 3: Akiko Hirai, Gelincik Vazo.     Resim 4: Akiko Hirai, Yuvarlak Gelincik Vazo.


Eserlerinde krater sırları kullanan bir diğer sanatçı olan Michael Hamlin, canlı renkleri tercih ederek, krater sırları renklendirmeye olan uygunluğunu ortaya koymaktadır. Sanatçının en bilinen formları, plaka yöntemiyle şekillendirdiği çeşitli boyutlardaki krater sırlı vazolardır. Hamlin, seramiklerinde hareket ve devinim yaratmak için çoklu pişirimler kullanır. Böylece akıcı bir etkiye sahip çok katmanlı seramikler elde eder. Şekil 5'te bu yöntemle ürettiği eserlerinden bir grup görülmektedir.


Resim 5: Michael Hamlin, Krater Sırlı Vazolar.


Güney Koreli sanatçı Jane Yang-D'Haene ise "dalhangari" ya da "ay kavanozu" olarak bilinen geleneksel seramik formlarından esinlenerek formlar üretir. Sanatçı, eserlerinin yüzeylerinde Kore kültürel mirasına gönderme yapan deneysel şekillendirmeler yapmaktadır. D'Haene, orijinal ay kavanozu kaplarının pürüzsüz beyaz dış yüzeyini yansıtmak yerine, doku, hareket ve tonda değişiklikler yaratmak için krater sırları kullanır. Ortaya çıkan eserler, hem sırlama aşamasındaki fırça darbelerinin yarattığı etki hem de krater sırının yarattığı rölyef etkisiyle heykelsi bir nitelik kazanmaktadır (Şekil 6). (https://www.janeyangdhaene.com/about, 2024)


Resim 6: Jane Yang-D'Haene, Krater Sırlı Ay Kavanozu.


KRATER SIRLARININ GELIŞTIRILMESI VE RENKLENDIRILMESI


Krater sırları genellikle herhangi bir baz sıra silisyum karbür eklenerek üretilir. Erime sırasında, silisyum mevcut oksijeni emerek silisyum dioksit (SiO2 ) oluştururken, karbon oksijenle birleşerek karbon dioksit (CO2 ) oluşturur ve bu da sır yüzeylerinde kabarcıklar oluşturur. (Hansen, 2024). Pişirim sırasında sır erime aşamasındayken gaz kabarcıkları patlar ve kraterleri oluşturur. Şekil 7'deki stull grafiğinde ideal görünüme sahip krater sırların yarı matlaşmanın gerçekleştiği diyagram aralığında oluştuğu vurgulanmaktadır. Hem parlak hem de mat krater sırlarının 1'e 5 oranında alüminyum oksit: silisyum dioksit çizgisi üzerinde veya yakınında yer aldığı gösterilmektedir. Grafikte, SiO2 çizgisi boyunca sağa doğru gidildikçe pişirme sıcaklığı ve parlaklık artmaktadır. (Bloomfield, 2020, s. 126).

Şekil 7: Stull Grafiği (Alümina-Silika İlişkisi) (Bloomfield, 2020, s. 127).


Krater sırlar farklı bir mat sırın üzerine veya altına ikinci bir katman olarak da uygulanabilir. Krater efektleri, silisyum karbür içeren bir seramik veya astar üzerine mat bir sır uygulanarak da elde edilebilir. Krater benzeri kabarcıklar kriyolit, lepidolit (her ikisi de toksik flor gazı salar) ve vanadyum pentoksit (az çözünür ve toksik) katkı maddeleriyle oluşturulabilse de, bu malzemelerin yüksek toksisitesi ve zor erişilebilirliği, krater sırlarla çalışan çoğu seramikçiyi silisyum karbür kullanmaya yöneltmiştir (Bloomfield, 2020, s. 127).


Çalışmanın deneysel kısmına Tablo 1'de yer alan parlak 1200°C sır reçetesi ile başlanmıştır. Baz olarak kullanılan reçeteye artan oranlarda silisyum karbür katkısı eklenerek en uygun katkı oranı belirlenmeye çalışılmıştır. Hazırlanan sırlara %0,1-%0,4-%0,7-%1-%3-%5-%7 ve %10 oranlarında silisyum karbür katkısı ilave edilmiştir. Hazırlanan katkılı sırlar, sır testleri için üretilen karoların üzerine kabarma etkisini arttırmak için kalın bir tabaka oluşturacak şekilde uygulanmıştır.

Uygulanan testler 1200°C'de pişirilmiş ve sonuçlar gözlemlenmiştir. Buna göre silisyum karbür katkılı parlak sırların ilk testlerinde giderek artan miktarlarda kabarma olduğu ve krater görünümünü sağlayan boşlukların sır tabakasının altında kaldığı gözlemlenmiştir. Bir başka deyişle, parlak sır içine eklenen silisyum karbür, sır yüzeyinin krater boşluklarını görünmez bir şekilde örtmesine neden olmaktadır. Kabarmış sır tabakasının yüzeyi kazındığında krater boşlukları ortaya çıkmaktadır (Şekil 9). Silisyum karbür oranı %1'in üzerine çıktığında krater boşlukları artmakta ve kabarma belirginleşmektedir. Silisyum karbür katkısı %1 ile %3 arasında olan sır testlerinin ideal bir görünüme sahip olduğu, ancak %3 ile %10 arasındaki oranlarda çok yüksek kabarmaların meydana geldiği görülmüştür. Yüksek oranda eklenen silisyum karbür, sırın niteliğini yüzey kaplaması olmaktan çıkarıp derin rölyef oluşturan ve hatta forma dönüşen etkiler yaratmaktadır (Şekil 9). Ayrıca pişmiş sır testlerinin yüzey görünümü silisyum karbür oranı arttıkça matlaşırken, aynı zamanda artan değerlerde koyu gri tonlar elde edilmiştir.

a b

Şekil 9: a) %7 SiC katkılı sırın kabarma görüntüsü

b) %7 SiC katkılı sırın üst yüzeyinin kazınmasıyla ortaya çıkan krater görüntüsü.


Araştırmanın ikinci aşaması mat sır uygulamaları ile devam etti. Tablo 2'deki mat sır reçetesi Japon sanatçı Akiko Hirai'nin kamuya açık olarak paylaştığı reçeteden esinlenerek hazırlanmıştır. Bu yüksek sıcaklıktaki (1200°C) mat sıra değişen oranlarda silisyum karbür eklenmiş ve mat sırlarda krater etkisi gözlemlenmiştir.




İlk testlerin sonuçlarına göre mat sırlarda en iyi krater etkisinin %2 silisyum karbür katkısı ile ortaya çıktığı belirlenmiştir. Ancak mat sırlara silisyum karbür eklenmesi durumunda krater görüntüsünün parlak sırda elde edilen etkinin aksine sır tabakasının tüm yüzeyinde bir doku oluşturacak şekilde ortaya çıktığı belirlenmiştir. Çalışmanın devamında gerçekleştirilen renklendirme deneylerinde, sır içeriğindeki silisyum karbür oranı %2'de sabit tutulmuş ve değişken oranlarda seramik pigmenti ve renklendirici oksitler ilave edilerek mat krater sırlarının renklendirme deneyleri gerçekleştirilmiştir.

Renklendirici oksitlerden biri olan kobalt oksit (CoO), test edilen diğer oksitlere göre daha güçlü bir renklendirme kabiliyetine sahip olduğundan, %0,5 ila %3 aralığında dört farklı renk tonu test edilmiştir. Elde edilen sonuçların olumlu olduğu gözlemlenmiştir.

Mat krater sırına kobalt oksit dışında bakır oksit (CuO), bakır karbonat (CuCO3 ), krom oksit (Cr O23 ), mangan karbonat (MnCO3 ), mangan oksit (MnO) ve demir oksit (Fe O23 ) gibi renk veren diğer oksitler %1, %2 ve %3 oranlarında ilave edilmiştir. Testler sonucunda turkuaz, yeşil, kahverengi ve krem renklerinin farklı tonları elde edilmiştir. Özellikle bakır oksit ile çok çarpıcı turkuaz renk tonları elde edilmiştir.


Öte yandan bu çalışmada kırmızı seramik pigmentiyle sır renklendirme deneyi de gerçekleştirilmiştir. %5, %10 ve %20 pigment ilavesi ile yapılan testlerde pembeden doygun kırmızıya kadar üç farklı ton elde edilmiştir. Bu da krater sırların seramik pigmentleriyle de renklendirilebileceğini göstermektedir.   


KİŞİSEL ESER ÖRNEKLERİ

 

Çalışma kapsamında üretilen %2 kobalt oksit (CoO) ile renklendirilmiş mat krater sır, vazo formu üzerine fırça ile kalın bir tabaka oluşturacak şekilde uygulanmıştır. Ardından renksiz mat krater sır form üzerine ikinci sır tabakası olarak akıtılarak uygulanmıştır. 1200°C'de pişirilen vazonun yüzeyinde kobalt mavisi ve krem renklerinden oluşan krater efektleri gözlemlenmiştir.



Resim 10: Krater Sırlı Kobalt Mavisi Vazo.

 

Diğer yandan ikinci bir çalışma olarak başka bir vazo formunun üzerine %2 bakır oksit (CuO) ile renklendirilmiş mat krater sır, fırça ile iki kalın tabaka oluşturacak şekilde uygulanmıştır. 1200°C'de pişirilen vazo incelendiğinde, vazo üzerindeki sır tabakasının kabarma etkisiyle formun biçimsel özelliklerini gizlediği gözlemlenmiştir. Bu olumsuz bir etki olarak algılansa da bisküvi formunun üzerinde var olabilecek çatlak, deformasyon gibi kusurları da gizleyebileceği unutulmamalıdır.



SONUÇ


Bu makalede, değişen oranlarda silisyum karbür katkısı eklenerek hazırlanan yüksek dereceli mat ve parlak sır testleri 1200°C'de pişirilmiştir. Parlak sırlara eklenen silisyum karbürün pişirim sonucunda sır yüzeyinde kabarma etkisi yarattığı ancak krater görüntüsü oluşumunun sır tabakasının altında kaldığı gözlemlenmiştir. Bu testlerde sırın üst yüzeyi kazındığında krater görüntüsü ortaya çıkmaktadır. 


Ancak mat ve yarı mat sırların krater görünümü oluşturma açısından parlak sırlara göre daha elverişli olduğu tespit edilmiştir. Silisyum karbürün yarattığı krater dokusu bu sırların yüzey görünümünde açıkça görülebilmektedir. 


Tüm sır testlerinde %1 ile %10 arasındaki silisyum karbür ilavelerinin artan bir kabarma etkisi yarattığı, ancak %2-3 aralığındaki silisyum karbür ilavelerinin en iyi görsel sonuçları verdiği tespit edilmiştir. 5 ve daha yüksek oranlarda eklenen silisyum karbürün sırda aşırı kabarmaya neden olduğu gözlemlenmiştir. Bu kabarma sırı bir yüzey kaplamasından forma dönüştüren etkiler yaratmaktadır. Sırın aşırı kabarması seramik formun biçimsel özelliklerini örterken, formdaki hataları da gizlemektedir. Bu açıdan sanat seramiklerinde %5 veya daha fazla silisyum karbür katkılı sırların tercih edilebileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde krater sır uygulamaları formun şekillenme sürecini doğrudan etkilemektedir. Bu tür uygulamalar sırın anlamsal bir dönüşüme uğramasına yol açmaktadır. Sır genel olarak yüzeyi kaplayan ve örten camsı bir tabaka olarak tanımlansa da krater sırlar seramik formun şekillendirme sürecinde aktif rol oynayan bir araç haline dönüşmektedir.


Sır içindeki silisyum karbür oranının artması herhangi bir renklendirici katılmadığı halde gri tonların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle koyu gri tonlara sahip bu sırların renklendirici oksitler veya seramik pigmentleriyle renklendirilmesi oldukça zordur. Bu gözlem sonucunda renkli krater sırlarının üretiminde maksimum %3 silisyum karbür kullanımının eklenecek renklendiricilerin etkisini azaltmayacağı tespit edilmiştir. 


Renklendirici olarak kullanılan pigmentler ve renklendirici oksitler ile oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Testler sonucunda elde edilen dokusal sır yüzeylerinin sanat seramiklerinde biçimsel zenginlik yaratarak olumlu etkiler yaratacağı düşünülmektedir.


KAYNAKÇA








Bloomfield, L. (2020, Mart 19). Special Effect Glazes. London: Herbert Press.


Hansen, T. (2024, 04 01). Digitalfire. Retrieved from https://digitalfire.com/material/silicon+carbide


Hill, M. (2006). Fat Lava: West German Ceramics of the 1960s & 70s. Mark Hill Publishing.



Kaplan, S. Y. (2023). Sanat Seramiğinde Sır Kullanımına Farklı Bir Bakış. International Journal of Troy Art and Design, 3(7), 14-27.


Natzler, G. (1973). Form and Fire: Natzler Ceramics 1939-1972. Washington: Smithsonian Institution Press.


Oller, C. (2022, November 22). Crater Glazes: The History and Testing.

Roberts, P. (n.d.). The Ceramics of Gertrud and Otto Natzler. Museum of Contemporary Craft. Portland, Oregon, U.S.A.



 

Bu makale, “NATURE EMULATING GLAZES IN CERAMICS: THE HISTORY OF CRATER GLAZES, DEVELOPING AND COLORING” adıyla “Turkish Online Journal of Design Art and Communication” isimli dergide İngilizce yayınlanan makalenin Türkçe çevirisidir.

Comments


bottom of page